
"KİMSE CUMHURBAŞKANI DİNDAR OLMALIDIR KRİTERİ KOYAMAZ"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Başbakan’ın siyasi kimliği, bir ülkenin cumhurbaşkanında görmek isteyeceği netlikte, güvenilirlikte ortaya çıkmış değil" dedi.Baykal, bir televizyon kanalında katıldığı programda, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın, "Cumhurbaşkanlığı seçimine" ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakan’ın ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu ve DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile görüştüğü, ancak kendisiyle henüz görüşmediği hatırlatılarak, "Erdoğan’a karşı bir kırgınlık var mı?" sorusuna Baykal, "Hayır, hiçbir şekilde benim duygu dünyamda Başbakan’a karşı herhangi bir kasılma, herhangi bir tepki kesinlikle yok. Başbakan’ın bana yönelik böyle özel bir konumda olmasını da doğrusu anlayamıyorum. Hepimiz görevimizi yapıyoruz, fikirlerimizi söylüyoruz" yanıtını verdi.
Baykal, bugüne kadar hiç kimseye hakaretten mahkum olmadığını, Başbakan’ın kendisini defalarca mahkemeye verdiğini, ancak o davaların hiç birinden mahkumiyet kararı çıkmadığını anımsattı.
Başbakan’ın kendilerine yönelik, "Cibilliyet" söylemiyle ilgili dava açtıklarını bildiren Baykal, "Benim Başbakan’a yönelik bir tane hakaretim yoktur. Benim mahkeme kararıyla aklanmış olan eleştirilerimi de doğal karşılamayı herhalde bir gün öğrenecektir" dedi.
CHP Lideri Baykal, bundan önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hiç birinde "Uzlaşma yapın" şeklinde bir toplumsal talep olmadığını da ifade etti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın "Artık alışın, Türkiye’de yeni bir dönem açılıyor" ve "Yeni seçilecek cumhurbaşkanı sivil, dindar ve demokrat biri olmalıdır" şeklindeki sözlerini anımsatan Baykal şunları söyledi:
"Nasıl bir dönem bu? Nereden çıktı bu dönem? Benim seçilecek cumhurbaşkanının dindar olmasına hiçbir itirazım yoktur. Ama bunu ön şart olarak telaffuz etmek, cumhurbaşkanını böyle tarif etmek bizim hukuk ve anayasal sistemimize kesinlikle sığmaz. Bir insan böyle bir kriter koyma hakkını kendinde nasıl görebilir? Yani sen kim oluyorsun, ne hakla böyle bir tarif koyuyorsun?
Sana ne? Hangi dinden dindar, hangi yorum içinde dindar? Bu bizi nereye götürür?
Bunlar Türkiye’de var olan temel mutabakatın ciddi şekilde sarsılacağını gösteriyor."
367 TARTIŞMASI
Baykal, 367 tartışmasının çok ciddi bir mesele olduğunu, iktidarın da ciddiyetini kavradığını kaydetti.
Konuşmalarında, Cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesi gerektiğini söylediğini belirten Baykal, Anayasanın bunu öngördüğünü, 367’nin de bunu ifade ettiğini söyledi.
Baykal, "Bunun gereğinin yapılması lazım. Başbakan bu noktaya gelirse, o konuda herkes gerekli anlayışı, esnekliği, yapıcılığı sergiler. Burada önemli olan Başbakan’ın cumhurbaşkanlığını kendi parti mutfağının iç işi saymaktan vazgeçmesidir" diye konuştu.
Baykal, Başbakan’ın Ağar ve Mumcu ile görüşmesini de "Üçte ikiyi kurtarmaya yönelik" olarak değerlendirdi.
Baykal, "Başbakan sizinle de görüşmek istemesi halinde size ne demesini beklersiniz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Cumhurbaşkanlığı konusunda bizimle birlikte çalışmak istediğini söyleyecek. Bu konudaki anlayışımızı soracak. Biz kendisine önemli olanın anayasanın öngördüğü ilkeleri özde ve sözde içine sindirmiş, ne AKP’ye ne CHP’ye özel bir fikri olmayan, ülkenin değerlerini temsil edecek bir şahsiyetin seçilmesi anlayışında olduğumuzu söyleyeceğiz." "Dışarıdan birini mi tarif ediyorsunuz?" sorusu üzerine ise Baykal, "İçeriden de olabilir, dışarıdan da olabilir. Prensip olarak AKP’den kimse cumhurbaşkanlığına aday olamaz görüşünde değilim" dedi.
Baykal, başka bir soru üzerine de şunları kaydetti:
"Başbakan siyasi referansları netleşmiş değildir. Ne zaman, nerede duruyor, belirsiz. Öyle şeyler söyledi ki, siyasi kimliği bir ülkenin cumhurbaşkanında görmek isteyeceği netlikte, güvenilirlikte ortaya çıkmış değil. (Referansım dindir) diyor.
Ben, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı gibi bir yanlışa girmeyeceğine güveniyorum. Aday olsa ortalık karışacak, gerginlik olacak, bunu görüyor."
"REJİM TEHLİKESİ VAR MI?"
Baykal, "Türkiye’de rejim tehlikesi var mı?" sorusuna "Rejim tehlikesi denilince (hemen iki hafta sonra hayat birden dire değişim geçirecek), (artık rejim değişecek, kendinize gelin) diye anonslar yapılacak, böyle bir şey yok.
Belli bir toplumsal yapıya işlerin yavaş yavaş kaydığı görülüyor. (Türkiye’de canım hiç bir şey yok. Bunlar paranoya) diyecek bir durum da yok. Türkiye’de ikili bir tablo var" yanıtını verdi.
ANAVATAN ile DYP’nin birleşme çabalarına ilişkin bir soru üzerine de Baykal, bu partilerin parlamentoya girme şanslarını artıracağını söyledi.
Baykal, başka bir soruya karşılık olarak da, Cumhurbaşkanının, milletvekili gibi dokunulmazlığının olmadığını belirterek, Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili "Vatana ihanet" dışında herhangi bir suçlamaya hedef olamayacağını kaydetti.
Baykal, "Ancak göreve gelmeden önce işlediği iddia edilen suçlar ve göreve geldiğinde göreviyle ilgili olmayan suçlardan sorgulanabilir" dedi.
CUMHURİYET MİTİNGİ
Baykal, 14 Nisanda yapılan Cumhuriyet mitingine ilişkin, bir milyon insanın "Solda birleşme olsun" diye bir araya gelmediğini ifade etti.
Aynı miting yeniden yapılsa, katılımın 14 Nisan’dakinden iki ya da üç katı fazla olacağını ileri süren Baykal, "Bu cumhuriyet tarihinin en büyük mitingi olmuştur" dedi.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 19:59