
'KURTLAR VADİSİ IRAK'I EN İYİ ANLATAN İFADE...
ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:
Çuval geçirme, çorap örme
ÖNCEKİ akşam "Kurtlar Vadisi" ekibiyle yemek yedim.Los Angeles'tan beri ilk defa bir araya geliyorduk.
Vadi'nin çocukları, filmin gala gecesinde içki servisi yapmamışlardı.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Her biri, iyi şaraptan gayet güzel anlıyorlar.
Belki dikkatinizi çeker diye yazıyorum.
Klasik müzik dinliyorlar. Contre-tenorları çok seviyorlar.
* * *
Filmin senaristi Bahadır Özdener, son bir hafta içinde dünyanın önde gelen beş yayın kuruluşuna mülakat vermiş.
Bunlar arasında New York Times ve BBC de var.
Film bugün Almanya'da 100'e yakın salonda gösterime giriyor.
Bu arada başlarına ilginç olaylar geliyormuş.
Mesela, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'ndan aradığını söyleyen biri, "ABD'ye giriş vizelerinin iptal edildiğini" söylemiş.
Oysa ABD Başkonsolosluğu'nda o isimde çalışan biri yok. Söyledikleri tamamen hayal ürünü.
Ama "Kurtlar Vadisi" filminin Amerikan yönetiminde belli bir rahatsızlık doğurduğu da bir gerçek.
Bahadır Özdener'e, "Gerçekten çuvalın intikamını mı aldınız" diye soruyorum.
"İntikam demek yanlış. İsterseniz şöyle diyelim. Kuzey Irak'ta onlar bizim başımıza çuval geçirdi. Biz de bu filmle onların başına çorap ördük" diyor.
Bence olayı en iyi anlatan ifade bu.
Bu film, gerçekten ABD'nin başına çorap ördü.
Özdener ilginç bir tahlil yapıyor:
"Bizler üniversitede sosyoloji okurken, 'empati' duygusunu öğrendik. Yani bir insanın kendini başka insanın yerine koyarak dünyaya bakabilmesi yeteneği. Gelişmiş toplumların da empati duygularının olması gerekir. Bütün bunları bize Amerikan sosyolojisi öğretti. Şimdi bu sosyolojik dersi kendilerine uygulama zamanı."
* * *
Merakla yüzüne bakıyorum.
"Kurtlar Vadisi'ni seyreden medeni bir Amerikalı, 'Geceyarısı Ekspresi' filminin Türklerin ruhunda nasıl bir yara açtığını anlama imkánına sahip olabilir. 20 yıldan fazla bir süredir, bizler 'Geceyarısı Ekspresi'nin ruhumuzda yarattığı travmayı ve utancı yaşadık. Nereye gittiysek, imalı bir biçimde bu işkenceci, rüşvetçi Türk imajı önümüze çıkarıldı."
* * *
Senaryoyu birlikte yazdıkları Raci Şaşmaz, bir adım daha ileri gidiyor.
"Kurtlar Vadisi'ndeki kötü Amerikalı tipi, 'Apocallypse Now' filminde, Wagner müziği eşliğinde ağır makineli tüfekle Vietnamlıları tarayan Amerikalı subaydan daha mı kötü?"
Özdener sağlam savunmasına devam ediyor:
"Bizler menkıbe geleneğine sahibiz. Hazreti Ali menkıbeleri, kahramanlık menkıbeleri ile büyüdük. Şimdi ise 'Hero' yani kahraman yaratmayı öğreniyoruz. Peki bunu kimden öğrendik? Amerikalılardan. Rambo imajını biz mi yarattık? Artık Hollywood diliyle film yapmayı öğrendiğimiz için rahatsız oluyorlar."
Necati Şaşmaz da aynı görüşte.
"Ben Amerika'da okuyordum. Philedelphia'da bir otelde çalışıyordum. Beni menajer yapacaklardı. Tamamen ABD'ye yerleşmek üzere, işlerimi toplamak ve aileme veda etmek için Türkiye'ye gelmiştim. Herkesle vedalaşıp uçağa bindiğim gün 11 Eylül saldırıları oldu. Ben de aynı kanaatteyim. Amerikalılar bu filmden sonra düşünmeli. Yıllarca Amerikan filmlerinde Ruslar mafyaydı. Çinliler uyuşturucu kaçakçısı, Araplar terörist, Türkler işkenceciydi. Baba filminin en kanlı tiplerinden birinin adı 'Türk'tü. Şimdi bir film yapılıyor. Orada bir bakıyorsunuz kötü Amerikalılar da var. Eğer sinema uluslararası bir sanatsa ve bu sektörde bir ahlak, bir adalet istiyorsak, işte size adalet."
* * *
Ama yine de bu filmde bütün bu akademik açıklamaları aşan bir "şovenizm", ne bileyim bir "ideolojik" bakış yok mu?
Özdener, "Bunu yabancı gazeteciler de soruyor" diyor.
Peki ne cevap veriyor?
"Size de onlara söylediğim şeyi söyleyeceğim: It's just a movie."
Yani bu, sadece bir film...
State Department'ın, bazı Amerikan filmlerindeki Türk aleyhtarı sahnelere dikkati çeken Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e söylediği sözlerin aynısı.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:03