MEHMET AĞAR, HÜKÜMETİ, VERHEUGEN'İ VE MESUT YILMAZI ELEŞTİRDİ...
YUSUF ZİYA ERARSLAN
ANKARA - DYP Genel Başkanı Ağar, beraberindeki heyetle birlikte Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç'ı ziyaret etti. Ağar, ziyarette gazetecilerin Verheugen'in Türkiye ve Diyarbakır ziyaretinde sarfettiği sözlerin hatırlatılması üzerine, hem hükümeti hem de isim vermeden, ''AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer'' sözünün sahibi ANAP eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı eleştirdi. Türkiye'nin mutlaka AB'ye üye olacağını, Demokrat Parti'den beri DYP'nin bunu temel prensibi kabul ettiğini ifade eden Ağar, ''45 yıldır işbaşına gelen tüm hükümetler bu konuda önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ancak bugünkü hükümet AB'nin varlığı açısından Türkiye'nin ne kadar önemli olduğunu net olarak anlatamadı'' diye konuştu. AB üyeliği sürecinde Türkiye'ye diğer AB üyesi veya aday ülkelere yapılmayan muamelelerin reva görüldüğünü anlatan Ağar, hükümetin tüm bunlara tepki gösteremeyerek Türkiye'nin ağırlığını muhafaza edemediğini öne sürdü. Bu durumun toplumun geniş kesimini rencide ettiğini belirten Ağar, ''Hükümet Türkiye'nin varlığını, ağırlığını hissettirebilmelidir. Biz Türkiye'nin AB üyeleğini hakedilmiş kaderi olarak görüyoruz'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de Ankara ile İstanbul, İzmir ile Diyarbakır arasında hiç bir farkın bulunmadığını savunan Ağar, Diyarbakır farklığının ortadan kaldırılması gerekteğini vurguladı. İsim vermeden Mesut Yılmaz'ı eleştiren Ağar, şunları söyledi: ''Geçmişte bu meseleyi siyasi slogan haline getirenlerin bugün siyasette varlıkları yoktur. AB'nin yolu Türkiye'nin doğu sınırlarından başlar, Batıya'ya geçer, yani tüm Türkiye'den başlar. Bu tüm Türkiye'nin müşterek meselesidir. Bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak lazım. Bu bölgelerde gelişmişlik farkından doğan sıkıntılar ortadan kaldıracak mali fonlar ve projeleri yapacaksanız yapın. Ama bunları Türkiye'yi rencide etmeden, rahatsız etmeden yapın. Bir büyük terör mücadelesini milletce birlikte başardık. Bugün o yörede yaşayan halk bir daha o günlere dönülmemesini arzu ediyor. Türkiye burada ekonomik ve bölgesel kalkınmayı sağlayacak. Fakat buraları Türkiye'nin ayrı bir bölgesiymiş gibi takdim etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bütün bu yorumlar karşısında hükümetin sessizliini ve konuya katkısız kalışını da ibretle seyrediyoruz. Burada bir zaafiyet sözkonusudur. Bütün ülkelerde hatta gelişmiş ülkelerde bile coğrafi bakımdan bölgeler arası gelişmişlik farkı vardır. Bu tabidir ancak bütün bunların çözümü için hükümetlerin iradeyi göstermesi gerekir. Hükümet çuval meselesinden tutun da bugüne kadar gelinen tüm süreçte, hiç bir meselede Türkiye'nin gücünü ve kendine güvenini öne çıkaramamıştır. Hükümet kendi noksanını Türkiye'nin noksanı gibi gösteremez. Türkiye'nin böyle bir noksanı yoktur. Türkiye'nin bu gücü vardır, Türkiye Avrupa'nın içinde var olacak büyük ülkedir. Gelişen dünyanın bütün siyasi şartları göstermiştir ki AB'nin dünya siyasi platformundaki fonksiyonel olmasının temelinde Türkiye ile beraber olması gerçeği vardır. Bu hükümetin yapamayacağını, beceremeyeceğini ileri ki iktidar döneminde biz yapacağız. Türkiye AB'nin itibarlı, onurlu dik başlı üyesi olacak''.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:54