Gündem
  • 28.2.2005 12:12

NEO-CON''LAR AKP''Yİ ÇİZDİ Mİ?

İsmet Berkan-RADİKAL Neo-Con''lar AKP''yi çizdi mi? Irak savaşı öncesinin, tezkere pazarlıkları döneminin Ankara''daki Amerikan Büyükelçisi Robert Pearson''dı. Pearson, bir kariyer diplomatıydı, siyasi bir kişilik değildi. Onun döneminde Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye''de iktidara geldi. Recep Tayyip Erdoğan''ın daha milletvekili bile seçilmeden Başkan George W. Bush tarafından kabul edilmesini Pearson''un önermediği, bu randevuyu duyduğunda karşı çıktığı iddia edildi. Zaten randevu, bir AKP''li kurmayın Washington''da yakın olduğu Neo-Con çevrelerle olan teması sayesinde kotarılmıştı. Bu randevu sonrası işler çok hızlı gitti, Pearson''ın döneminde iki ülke arasında tezkere krizi yaşandı. Sonuçta Türkiye, Amerika''ya Irak''ın kuzeyinden bir cephe açmasında yardımcı olmadı. Bu durum, Amerikan yönetimi üzerinde çok etkili olan Neo-Con çevrelerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Yarattı ama Neo - Con''lar Türkiye''den de AKP''den de ümidi kesmiş değillerdi. Pearson''ın yerine yönetimin içinden, çok önemli bir görevden bir kişi atandı Ankara''ya. Başkan Yardımcısı Dick Cheney''in yakın ekibinden olan Eric Edelman''ın Ankara''ya geliyor olması son derece önemliydi. Neo-Con''lar AKP ile ilişkileri yakın tutmak istiyorlardı. Ancak Neo-Con''ların AKP''nin ''çantada keklik'' olmadığını anlaması biraz zaman aldı. Eric Edelman, Ankara''da umduğu ''dostane atmosfer''i bulamamıştı. Bir Amerikan Büyükelçisi''nin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı''ndan iki ay boyunca randevu beklediği basına yansıdı. Sadece bu haber ve haberin basına sızmış olması bile ilişkilerin düzeyindeki gerginliğin ifadesiydi aslında. Neo-Con''ların AKP''den ve dolayısıyla Türkiye''den nasıl bir hayal kırıklığına uğradıklarının belirtileri yavaş yavaş uç vermeye başladı. Mesela iki hafta önce The Wall Street Journal''da çıkan Robert Pollock''un yazısı. Yazının bir yerinde, Ankara''daki Amerikan Büyükelçisi Edelman''ın bu kentte hiç de dostane bir ortamda yaşamadığından da söz ediliyordu. Pollock''un yazısı pek çok konuda işaret fişeği niteliğindeydi aslında. Ve Neo-Con''larla AKP''nin arasındaki ayrılığın sadece duygusal değil artık ideolojik bir ayrılığa dönüştüğünün, daha doğrusu ayrılıkların geri dönülemez noktaya yaklaştığının işaretiydi. Bana soracak olursanız, en kritik nokta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ın İsrail''i ''terörist devlet'' olarak nitelemesiyle geçilmiş, Amerikan yönetimi AKP''nin İslamcı köklerine döndüğünü, daha doğrusu aslında oradan hiç ayrılmadığını düşünmeye başlamıştı. İşin tuhafı AKP bir yandan İsrail''i ''devlet terörü'' uygulamakla suçlarken bir yandan da Suriye-İsrail-Filistin üçgeninde arabuluculuğa soyunuyordu. Bir nevi tutkuya dönüşen bu arabuluculuk çabası, gerek Kudüs''te gerekse Washington''da müstehzi gülümsemelerle karşılanıyordu. Pollock''un yazısının bir yerinde ve daha sonra da iki gün üst üste burada ele aldığım Neo-Con çelik çekirdekten Michael Rubin''in yazısında ''yetkisiz arabulucu''dan da söz ediliyor. İşin tuhafı şu ki, bugün çok şikâyet edilen, hatta ''El Kaidecinin ortağı'' olarak nitelenmeye başlayan o arabulucuyu geçerli arabulucu kabul eden ve onun devrede olmasını kabul edenler zaten Neo-Con''lardı. Mesele arabulucuda değil AKP''de ve onun zaman zaman aşılamaz bir nitelik kazanan duvarlarındaydı. AKP''nin İslamcı, pro-Arap ve pro-Sünni bir dış politika çizgisine kaydığı artık Washington''daki Neo - Con''lara yerleşmiş bir kanaat. Başkan Bush''un geçen hafta Başbakan Erdoğan''la ayaküstü sohbetinde adı geçen Bilal Erdoğan da öylesine basit bir ''small talk''un konusu olmayabilir. Herhalde Başbakan buradaki mesajı da almıştır. Sonuç olarak Neo-Con zihniyetin hâkim olduğu Amerikan yönetimiyle AKP hükümeti arasında ciddi kara kediler var. Neo-Con''ların bir kesimi, daha şimdiden Türkiye''de başka güç odaklarıyla iş tutma sopasını masanın altından göstermeye başladılar. Her tehdidi ciddiye almayalım ya da olduğundan büyük göstermeyelim evet ama bunları yabana da atmayalım. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:11

İLGİLİ HABERLER