Mümtaz İDİL
Padişahlar da Ağlar... Evet, her insan gibi padişahlar da ağlayabilir, zor durumlar karşısında korkabilir, kafası karışabilir, yaşadığı aşklar yüzünden bazen tümüyle içe dönük duygusallık, bazen de dehşet saçan saldırganlık gösterebilir. İhanet edebilir padişahlar, ihanete uğrayabildikleri gibi... Çünkü onlar önce ''insan'' sonra ''Sultan''dır... Temel insani güdülerinin arasında bazen sert, yıkılmaz; bazen de kumdan bir kale gibi her an yerle bir olabilecek kişilik değişkenliklerini ruhlarında taşırken, bir yandan da güçlü bir imparatorluğu en iyi şekilde yönetip daha da ileriye taşımak zorundadır. Oysa bizlere hep kudretli, cesur, korku tanımaz, yüz mimikleri bile donmuş kişilikler olarak sunulmuştur Osmanlı padişahları... Ya onların iç dünyası; özlemleri, tutkuları, acıları, çelişkileri, yaşadıkları içsel fırtınalar?..
Kitapta hepsini bir arada bulmak mümkün: Dünyayı titreten bir imparatorun zaman zaman kendisine, kendi beynine, tutkularına yenilişinin öyküsü sergilenirken, korkuyu yaşayan bir imparatorun, çevresine söz geçiremediğini fark ettiğinde de, ihtirasın ve ihanetle yoğrulmuş aşkların kollarında dinlenen bir “dev”e dönüştüğü anlatılıyor... Anılan’ın ''Kanuni''si kısaca, büyük imparatoru sıradan bir insan olarak da görebilmenin keyfiyle ve bir tarihsel roman anlatımıyla karşımıza çıkıyor. Kanuni de bir insandır ve onun gösterdiği insani duyarlılıklar, yanlış zamanda yanlış yerlerde de olsa, ''insan''a aittir.
Anılan’ın kitabı, “roman” sanatının kurgu unsurunu dengeli şekilde kullanarak, düş gücünü de zorluyor. Bir roman okuduğunuzu unutmadığınız sürece, hem o dönemin fotoğrafı hem de bambaşka bir Kanuni Sultan Süleyman çıkıyor karşınıza...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:23