'SEÇİM TARİHİ KIBRIS'A BAĞLI'
ENİS BERBEROĞLU'NUN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:
Seçim tarihi Kıbrıs’a bağlı
KIBRIS sorununun iç ve dış algılamasındaki fark, seçimin tarihini/kaderini belirleyecek.
Çünkü son Lüksemburg zirvesi de kanıtladı ki;
1) Türkiye ile ilgili her kararın Kıbrıs yüzünden son dakikaya kalması artık kabul edilemez. 17 Aralık’ta heyecan, 3 Ekim’de bıkkınlığa yol açan bu süreç Lüksemburg’da haklı isyana dönüştü.
2) Her ne kadar liderler zirvesinden "limanları, havalimanlarını açın" uyarısı çıktıysa da, bizce asıl sorun Kıbrıs değil. Örneğin, azınlık vakıflarına mallarının iadesi çok daha zor.
Yani iç kamuoyunda "Kıbrıs’ı sattınız" baskısıyla bunalan AKP’nin AB’ye karşı eli sağlam. Ankara’nın Annan Planı sürecindeki yapıcı politikasının karşılıksız kalması AB’yi de üzüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "AB müzakereleri Kıbrıs yüzünden durursa dursun" resti sadece iç tüketim malzemesi sayılmalı; çünkü bu riskin düşük olduğunun bizzat kendisi de farkında.
Peki iş dünyasını alarma geçiren bu söylemle ne kazanmaya çalışıyor, yanıtını birlikte arayalım:
Erdoğan, Kıbrıs’ta adil bir çözüm için AB’ye baskı uyguluyor olabilir, ki bu yönde ilk yumuşama sinyali Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyani’nin "Yeni Kıbrıs planı" açıklamasıyla geldi.
Eğer bu plan Türkiye tarafından "kabul edilebilir" bulunursa AKP sırtındaki Kıbrıs kamburundan kurtulacak, seçim tarihini öne çekme veya uzatma kararında rahatlayacak.
Aksi halde, yani Kıbrıs dayatmasıyla karşılaşması durumunda, erken seçime giderek AB sürecini donduracak, büyük oy kaybı yaratacak tavizden kaçarak sandığa gidecek.
Yani erken veya geç seçim tarihi büyük ölçüde Kıbrıs sürecine bağlı olacak