Gündem
  • 20.2.2003 00:06

TAYYİP ERDOĞAN, ABD İLE YAPILAN PAZARLIK RAKAMLARINI AÇIKLADI..

ANKARA - AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile yürütülen müzakerelerde sözlü bir teminatı kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirterek, ''Olayın uluslararası anlaşma boyutunda bir ağırlığının olması'' gerektiğini söyledi. Erdoğan, NTV'nin canlı yayınında soruları yanıtladı. ABD ile yürütülen müzakerelerde Kuzey Irak'la ilgili verilen teminatlardan tatmin olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Siyasi parti olarak edindiğimiz bilgilerle söylüyorum: Acaba bu teminat nedir, bunun gücü, garantisi nedir? Önemli olan budur. Bize bunu neyle teminat altına alacaklar? Eğer bu sözlü bir teminatsa, siyasi parti genel başkanı olarak, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Olayın uluslararası bir ağırlığının olması lazım. Bu ağırlık olmadıktan sonra böyle bir riskin altına Türkiye girmemelidir. Beyaz Saray Danışmanı Sayın Perle'nin ifadeleri ABD açısından ne kadar kaçınılmazsa Türkiye'nin da atacağı adımlar kendisi açısından o kadar kaçınılmazdır. Türkiye orada kendi geleceğiyle ilgili atılacak adımların sıradan bir seyircisi değildir. Adımların hepsinin kendisiyle ilgili yanı vardır ve olacaktır, kendisine ait tedbirlerini en ideal şekilde alacaktır, alma hakkına sahiptir. Bu da kaçınılmazdır.'' Erdoğan, konunun askeri yönüne işaret ederek, Kuzey Irak'ta Türkmenler ile Kürt gruplar arasında sıkıntı olması halinde Türkiye'ye herhangi bir görev düşüp düşmeyeceği ve diğer konuların hepsinin sağlam bir zapta alınmasının şart olduğunu da vurguladı. Erdoğan, ABD ile yürütülen müzakerelerin ekonomik yönüne ilişkin bir başka soru üzerine, başından bu yana çok değişik rakamların ortaya atıldığını, medyanın da bu konuda ''çirkin bir duruş sergilediğini'' söyledi. Atatürk Havalimanı'nda Tarık Aziz ile yaptıkları görüşmeye ilişkin bir gazetede kendisinin Aziz'e ''Saddam Türkiye'ye gelsin, biz ağırlarız, ondan sonra istediği ülkeye göndeririz'' ifadelerine yer verildiğini anlatan Erdoğan, haberi yalanladı ve hiç bir gazetecinin alınmadığı görüşmeye ilişkin böyle bir haber yazılmasını ''çirkinlik'' olarak nitelendirdi. Medyanın bu anlayışla çok değişik rakamlar yazdığını ancak görüşmelerin 5 milyar dolar ile başladığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ''Ekonomik olarak bu iş başladığında 5 ile başladı. 2 artı 2 artı 1 dendi. daha sonra 4 artı 2 dendi. 4 milyar dolar hibe, 2 milyar dolar askeri yardım şeklinde toparlandı. Bu 4 milyar dolar, 4 yıl ödemesiz, 20 veya 15 yıl her bir milyar dolar hibeye karşılık libor artı 2 gibi bir faiz uygulamasıyla krediye de dönüştürülebilir dendi. Her bir milyar dolar hibe, 6 milyar dolarlık krediye dönüştürülürse bunun 4'ü 24 milyar dolar eder ve bu da 4 yıl ödemesiz 15 veya 20 yıl ödemeli. Kongreden çıkması şartı da var. Bu kongreden çıkacak diye bir şart yok. 6-8 hafta arasında çıkabilir deniyor. Öbür taraftan da bu operasyonun 3 gün ile bir hafta içinde tamamlanacağı söyleniyor. Operasyonu tamamladınız, sonuçta kongrede de olumsuz bir karar çıktı, ne olacak? Şimdi buna olumlu yaklaşmanız mümkün mü?'' Erdoğan, New York Times gazetesinde Türkiye'nin ekonomik durumuna değinilerek, ''Türkiye'nin ABD'ye hayır deme şansı var mı'' sorusunun yöneltildiğinin belirtilmesi üzerine, bu yaklaşımı da ''çirkin'' bulduğunu ifade etti. Erdoğan, ''IMF ile bunu birbirine karıştıramazsınız. Bu, ben sana borç verdim bunu veriyorum ama bununla birlikte ben senin iradene, düşüncene, aklına ipotek koyuyorum demektir. Böyle bir şey yok. Borcunu verdin, zamanı gelince de paranı alırsın. Kalkıp da bizim siyasi irademize ve geleceğimize yönelik ipotek diye bir şey olamaz. Biz elimizden geldiğinde borçlarımızı aksatmadan ödüyoruz, bundan sonra da aksatmadan ödemeye gayret edeceğiz ama bizim irademize ipotek koymaya kimsenin yetkisi yoktur'' diye konuştu. Erdoğan, Rum Yönetimi'ne Papadopulos'un seçilmesinin Kıbrıs'ta çözüm çabalarını nasıl etkileyeceğine ilişkin soruyu yanıtlarken, uygulamaya geçmeden bir şey söylemenin yanlış olacağını, Papadopulos'un müzakere sürecindeki tavrını görmek gerektiğini kaydetti. 28 Şubat'a kadar çözüm bulunmasının hayırlı olacağını ancak 16 Nisan tarihinin daha büyük önem taşıdığını anlatan Erdoğan, ''28 Şubat'a kadar kalan dar süreç bu işin olmayacağını gösteriyor. Herhalde daha sonraya sarkar'' dedi. Erdoğan, 9 Mart'ta Siirt seçimlerinin yapılacağı anımsatılarak, ''Irak'ta savaş o tarihte başlarsa eğer seçimlerin yapılmama olasılığı olur mu'' sorusunu yanıtlarken, bu konudaki kararı Yüksek Seçim Kurulu'nun vereceğini, seçimle ilgili kampanyanın ise yürüdüğünü, 26 Şubat'ta kesin aday listelerinin açıklanmasının ardından Siirt'e gidebileceğini söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:23

İLGİLİ HABERLER