TÜRBAN GEÇTİ, İTTİFAK BİTTİ...
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, "Rektörler doğrudan uygulama hükmü olarak isterlerse uygular ya da bu uygulamanın kanuni düzenlemesinin yapılmasını bekleyebilir. Bu, tamamıyla rektörlerin değerlendirmesine bağlı bir konu" dedi.
MHP ise beklemekten yana değil. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, ek 17'nci maddede değişiklik için üniversitelerdeki uygulamayı bekleyip beklemeyecekleri sorusuna, "Vardığımız mutabakat Anayasa değişiklik süreci tamamlanır tamamlanmaz, ek 17'deki kanun değişikliğini Meclis gündemine getirmek" yanıtını verdi.
301'DE KARŞI KARŞIYA GELECEKLER
Üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliği konusunda ortak hareket eden AKP ile MHP, Vakıflar Kanunu'nun ardından, Türklüğe hakareti düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinde de karşı karşıya gelecek.
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, "301'i getireceğiz" derken, MHP "kampanya ile muhalefet edeceğiz" karşılığını verdi.
Elitaş, dün TBMM'de gazetecilerle yaptığı sohbette bir soru üzerine, "301. maddenin hazırlıkları yapılıyor. Maddeyle ilgili değişiklik gündemimize gelecek" dedi. Elitaş bu konudaki çalışmaların sürdüğünü, teklifin TBMM’ye ne zaman sunulacağı konusunda bir şey söyleyemeyeceğini kaydetti.
MHP'nin hazırlığı tamam
MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay ise 301. maddenin değişmesine asla izin vermeyeceklerini belirtti. Toskay, 301. madde değişikliğini engellemek amacıyla televizyonlarda yayınlanmak üzere reklam filmi ve billboard afişleri hazırladıklarını kaydetti. "Çanakkale Türküsü" ile başlayan reklam filminde, kısa künye okuyan askerlerin, şehitlikte parlayan ışıklar eşliğindeki mezarları gösteriliyor. Filmin sonunda "Biz biriz, beraberiz, bin yıllık kardeşiz" sloganı beliriyor.
16 büyükşehirde asılacak afişlerde ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin fotoğrafının altına büyük puntolarla, "301'in değişmesini niçin istiyorsunuz? Türklüğe hakareti suç saymamak için mi? Devlete ve devletin yargısına hakaretin ceza almaması için mi" soruları yer alıyor.
Vakıf muhalefeti sürüyor
AKP ile MHP arasındaki Vakıflar Kanun Tasarısı'na ilişkin tartışma da sürüyor. Elitaş, tasarının görüşmelerine çarşamba günü devam edileceğini söyledi. "Vakıflar Yasası'nda, tekrir-i müzakere (yeniden görüşme) veya değişikliğin söz konusu olup olmadığı" sorusuna Elitaş, "Gündemimizde tekrir-i müzakere veya değişiklik yok. Bizim AKP olarak böyle bir görüşümüz oluşmuş değil" dedi.
Dün TBMM'de MHP Grup Başkanvekili Ortay Vural ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, AKP'nin Vakıflar Kanunu ile Türkiye'yi bölecek bombanın pimini çektiğini öne sürerek, sert muhalefete devam edeceklerini söyledi.
Vural da, "Bundan sonraki anayasa değişikliği görüşmelerinde bunları (Vakıflar Kanunu) gündeme getirecek misiniz" sorusu üzerine, "Pazarlıkla siyaset yürütmüyoruz. Bu, Türkiye’nin önemli bir gündem maddesidir. MHP’nin bu konudaki duruşunu ifade ettik" dedi.
Vural, "Vakıflar Kanunu, YÖK Kanunu'nun ek 17. maddesinden önce mi olacak yoksa sonra mı" sorusu üzerine, "Vakıflar Kanunu gündemde şu anda, görüşülüyor. Diğeri teklif olarak daha komisyonda. Bu konuda basını, milli duruşu sergilemeye davet ediyoruz" diye konuştu.
Bahçeli, YÖK'ün ek 17. maddesi değişikliğinde ısrarlı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Başörtüsü sorununun çözümünde bizim açımızdan bir rant, bir harman ve hasat yoktur. Olsa olsa, temel bir sorunun çözümünden duyduğumuz manevi haz, gönül rahatlığı ve vicdan huzuru vardır" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Bahçeli, Meclisin, 9 Şubat Cumartesi günü yaptığı tarihi oturumda, inanç temelinde bir kamplaşmanın malzemesi olan başörtüsü sorununu, yükseköğretimde hak mahrumiyeti nedeni olmaktan çıkarmayı amaçlayan Anayasa değişikliğini 4ll oyla kabul ettiğini hatırlattı.
Bahçeli, Meclisin bu kararıyla, çatışma aracı olarak kullanılan, bu konu etrafında ayrıştırıcı siyasi istismar politikalarının zeminini ortadan kaldıracak çok önemli bir adım atıldığını ifade ederek, "Gelinen bu aşamadan sonra, iflas etmiş değerlerin çatıştırılması anlayışlarının geride bırakılacağı ve Türk toplumunda ortak milli ve manevi değerler etrafında bir kaynaşma ve bütünleşme sürecinin başlatılacağı bir döneme girilmesi en halisane temennimizdir" dedi.
"YÖK EK 17. MADDE DEĞİŞİKLİĞİ..."
Bahçeli, Anayasa değişikliği sonrasında, tehlikelere ve tahriklere açık, nazik ve hassas bir döneme girildiğini, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylaması halinde yeni kanunun yürürlüğe gireceğini ve bunu takiben üç paralel sürecin başlayacağına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birinci süreç, Anayasanın 42. maddesine getirilen yeni fıkra uyarınca ’yükseköğrenim hakkının kullanımının sınırlarının kanunla belirlenmesi’ sürecidir. Bu amaçla Yükseköğretim Kanunun Ek 17. maddesinde yapılmasında iki parti arasında mutabık kalınan değişikliklerin hayata geçirileceği yasal süreç başlatılacaktır. İkinci süreç, TBMM zemininde bu amaçla başlatılacak yasal süreçten bağımsız olarak gelişecek Anayasal yargı sürecidir. Üçüncü süreç ise hukuki zemini değiştiren bu Anayasal ve yasal süreçlerle birlikte üniversitelerde kılık-kiyafet konusunda başlayacak yeni uygulama dönemidir. Bugün itibariyle birinci sürecin içine girilmiş bulunulmaktadır. MHP ile AK Parti arasındaki mutabakat, Anayasanın 10 ve 42. maddeleri ile Yükseköğretim Kanununun Ek 17. maddesini kapsamaktadır."
Bahçeli, buna uygun olarak, bu 3 maddede yapılması kararlaştırılan değişikliklerin, iki partinin ortak önerisi olarak 30 Ocak 2008 tarihinde TBMM’ye sunulduğunu hatırlatarak, "Ek 17.
maddeye ilişkin ortak öneri, Milli Eğitim Komisyonunun önündedir. Bu konuda izlenecek yönteme ilişkin olarak varılan bu mutabakat hakkında iki parti arasında bugüne kadar başkaca bir resmi görüşme yapılmamıştır" diye konuştu.
"MUTABAKATA BAĞLIYIZ"
Sürecin işlediğini ve partisinin varılan mutabakata bağlı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ek 17. maddede yapılması öngörülen değişikliklerin amacının, bu konudaki tartışmalarda yeterince anlaşıldığı ve değerlendirildiğini söylemek maalesef mümkün değildir" dedi.
Üniversitelerde başın örtünmesini yasaklayan herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığını savunan Bahçeli, bu maddeye getirilen yeni fıkranın, sadece başın örtünmesi, yüzün açık kalması ve kimlik tespiti gibi esaslara bağlayarak, bunun dışında kalan ve bugün itibariyle hiçbir kanunda yasaklanmayan peçe, çarşaf ve benzeri kıyafetlere üniversite kapısını kapatan sınırlamayı düzenlediğini bildirdi.
Bahçeli, Ek 17. maddedeki değişiklik önerisinin bu sınırların çerçevesini çizdiğini ve yasal dayanağı oluşturduğunu ifade ederek, "Çarşaf, peçe ve benzeri kıyafetlerin üniversitelerden uzak tutulması isteniyorsa, bu düzenlemenin yapılması zorunludur. Bu bakımdan, bu konudaki tartışma ve değerlendirmelerde maddenin bu amacı ve anlamının doğru anlaşılması kaçınılmaz olacaktır" dedi.
Adalet Bakanı Şahin: Ek 17. maddede geri adım yok
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, AK Parti ile MHP’nin, Yükseköğretim Kanununun ek 17. maddesinde yapılacak değişikliklerden geri adım atmadığını ifade ederek, "Başka bir değişiklik çalışması yapılmadığı sürece her iki grubun da arkasında durması gereken bir tekliftir. ’Vazgeçtiler’ değerlendirmeleri isabetli değildir" diye konuştu.
Şahin, TBMM’de, AK Parti grubu öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Yükseköğretim Kanunun ek 17.
maddesinde değişikliğin olmaması halinde, çarşafla da üniversiteye girilebileceği" yönündeki endişesinin hatırlatılarak, "Ek 17. maddenin rafa kalktığı yönünde kuşkular var. Tablo nedir?" şeklindeki bir soru üzerine Bakan Şahin, Ek 17. maddede değişiklik öngören kanun teklifinin, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun gündeminde olduğunu anımsattı. Şahin, Komisyon Başkanının bunu kısa sürede gündeme alacağını düşündüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: "O değişiklik; Anayasa değişikliği konusunda mutabakat sağlayan AK Parti ile MHP’nin müştereken hazırlayıp verdiği bir tekliftir. Dolayısıyla iki siyasi parti arasındaki bu mutabakatın, 17. maddedeki değişikliğe de yansımış halidir. Daha doğrusu, o teklifi imzalayan arkadaşlar olarak, grup olarak aramızda başka bir değişiklik çalışması yapılmadığı sürece her iki grubun da arkasında durması gereken bir tekliftir. O nedenle, ’Ondan vazgeçtiler’ değerlendirmeleri isabetli değildir. Ancak başka önerilere de açık olunduğu şekilinde açıklamalar yapılmıştır. Tabii ki muhalefet partilerinin de buna katkıları olacaksa komisyonda bu değişiklik teklifi görüşülürken, makul, mantıklı tekliflerini ortaya koyarlarsa, sorunu daha iyi şekilde çözecek bir önerileri gelirse, herhalde komisyonda bunlar da ele alınabilir diye düşünüyorum."
"GERİ ADIM ATMIŞ DEĞİLDİR"
Bir gazetecinin, "(17. maddede değişikliğe gerek yok, Anayasada yapılan değişiklik, üniversitelerde sorunu çözmeye yeterlidir) şeklinde görüş var. Buna katılıyor musunuz?" sorusuna da Adalet Bakanı Şahin, "O tür görüşte olanlar da var kuşkusuz. Onlara da saygı duyuyorum. Ama şu anda ortada görünen bir gerçek var ki Anayasa değişikliğini gerçekleştiren iki siyasi partinin üstünde uzlaşarak Meclise gönderdikleri ve şu anda komisyonda bekleyen bir değişiklik teklifi var. O tekliften hiçbir siyasi parti geri adım atmış değildir ama ’Onu daha mükemmel hale getirelim’ diye de diğer siyasi partilere de çağrıları vardır" karşılığını verdi.
Mehmet Ali Şahin, "Anayasa değişikliği yürürlüğe girdikten sonra yasanın görüşülmesi belli bir süre alacak, bu sürede üniversite rektörleri, Anayasadaki değişiklikleri doğrudan uygulayabilirler mi?" sorusunu ise "O soruların muhatabı ben değilim" diye yanıtladı.