Gündem
  • 25.10.2002 14:11

İŞTE, DEVLETİN TAYYİP ERDOĞAN'LA İLGİLİ GÖRÜŞÜ...

KAYNAK : Haber Vitrini Star'ın Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Tayyip Erdoğan ve AK Parti'yle ilgili yaptığı kapatma başvurusunun ne anlama geldiğini irdelerken,Genelkurmay Başkanı'nın Gazi Orduevi'nde verdiği son 30 Ağustos resepsiyonunda sohbet ettiği "devletin ve milletin güvenliğiyle birinci dereceden ilgili" 3 yetkiliyle yaptığı konuşmaları kamuoyuna açıkladı. İşte, devletin Tayyip Erdoğan'a bakışını ortaya koyan yazı: BU SOHBETİ YAZMAK ZORUNDAYIM Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Tayyip Erdoğan ve AK Parti'yle ilgili yaptığı kapatma başvurusunun ne anlama geldiği sorusu giderek büyüyor... Bu sorunun cevabını bulabilmek için bir süre önce gerçekleşen çok önemli bir sohbeti artık yazabilirim... Sohbet, Genelkurmay Başkanı'nın Gazi Orduevi'nde verdiği son 30 Ağustos resepsiyonunda geçiyor... Ne yazık ki sohbete katılan 3 kişinin burada adını veremiyorum... Ama inanın, bu 3 isim de devletin ve milletin güvenliğiyle birinci dereceden ilgilidir... Aktaracağım sözler, devletin güvenliğiyle doğrudan ilgili kurumlardan birisinin başındaki kişiye aittir... Hemen söylemeliyim ki, bu kişi sivildir... Bu tanımlamadan sonra, şimdi sohbete gelebilirim... Söz dönüp dolaşıp siyasete geliyor... Çünkü, ekonomik krizin yarattığı 'toplumsal sefalet' bir 'güvenlik sorunu' haline dönüşmüş durumdadır... Kent merkezlerini kuşatan işsizlik ve sefalet, devletin resmi kurumları tarafından artık bir 'resmi güvenlik sorunu' olarak tespit edilmiştir... Bu konuda Milli Güvenlik Kurulu'na yazılmış raporlar olduğunu da biliyorum... Raporların bir bölümünde, ekonomik krizin, yoksulluğun ve işsizliğin irticai ve bölücü hareketleri kuvvetlendirdiği açıkça yazılmıştır... Evet bu bilgi doğrultusunda, sohbetin bir yerinde, siyasetin artık yalnızca parti liderlerini ve milletvekili olmak isteyen kişileri ilgilendirmeyecek boyutlara geldiğini söylüyorum... Ve hemen ardından, aynı zamanda dostum olan kişiye soruyorum: - Örneğin AKP tek başına iktidara gelir, Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı söz konusu olursa bu nasıl bir sonuç yaratır? Yıllardır devlete verdiği hizmeti ve mesleki dürüstlüğüne inandığım kişi açık yüreklilikle cevap veriyor: - Ortada çok ciddi bir güven sorunu var. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının faaliyetleri, niyetleri ve hedefleri bizce sabittir. Bu yüzden, kendisinin başbakanlığını nasıl kabul edebiliriz? Örneğin ben, hakkında bu bilgilere sahip olduğum bir kişinin başbakanlığını nasıl kabullenebilirim? Evet dün, Yargıtay Başsavcısı'nın bir hukuki temele oturtarak talep ettiği kapatma davası ve Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlık faaliyetlerinin durdurulması isteği bu açıdan çok daha net bir şekilde anlaşılabilir... Bir başka deyişle, Yargıtay Başsavcısı'nın talebi hukukidir... Ancak temeli ise, bir 'rejim endişesi'ne dayanmaktadır... İşte bu endişeyi, 30 Ağustos resepsiyonunda devletin güvenliğiyle birinci dereceden ilgili kişiden duyduğum endişeyle birleştiriyorum... Ve nihayet bugün, star Gazetesi'nin manşetinde okuyacağınız habere göre, Cumhurbaşkanı'nın da yakın çevresinde benzeri bir endişeyi dile getirdiği ortaya çıkıyor... Sezer'in, devletin çok önemli makamlarındaki kişilerle sohbet ederken 'Rejimle çatışan bir partinin iktidara gelmesi sıkıntı yaratır' demesi bu açıdan anlamlıdır... * * * İşte bu tablo, AK Parti'nin devletle uyumlu çalışamayacağının tablosudur... Bu yüzden, Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlıkta ısrar etmesi bu gerilimi doğrudan artırmaktadır... Başsavcının başvurusu ise, bu gerilimi ortadan kaldırma amacına da hizmet etmektedir... Bu nedenle net bir şekilde sormak gerekiyor: - AK Parti yönetimi, Tayyip Erdoğan isminde odaklaşan bu 'gerilim noktası'nı acaba fark edemiyor mu? Ya da: - Fark ediyor da kendi içinde demokratik bir çözüm bulamıyor mu? Ben, AK Parti içindeki birçok kişinin bu incelikleri fark edecek kadar siyasi tecrübesi olduğunu biliyorum... Buna rağmen sürdürülen 'Tayyip Erdoğan ısrarı'nın aslında bir 'ısrar' değil, artık 'inatlaşma'ya dönüştüğünü de biliyorum... Bu aslında, devletle ve hukukla inatlaşmadır... Bu 'inatlaşma'ların nereye varacağı ise bellidir... Demokrasi tarihi, bunun örnekleriyle doludur... (Fatih Çekirge/ Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:29

İLGİLİ HABERLER