Gündem
  • 14.7.2005 11:10

KÖŞK TARTIŞMASI TUZAK!

Cumhurbaşkanlığı tartışmaları erken mi başladı? Bunların hepsi suni tartışmalar. Bunlar gündem bulamamakla, yine eski günleri hatırlamakla ilgili. Niye cumhurbaşkanlığı tartışması olacak ben bunu anlamıyorum... Niye olacak? Yani cumhurbaşkanlığı seçimleri mi yaklaştı? Ne oldu altı ay sonra mı? Günü var, günü de belli. Hepsi açık net olduğuna göre niye tartışılıyor. Bunların hepsi hükümeti yolundan çıkartmakla ilgili. hükümeti başka şeylerle meşgul etmekle ilgili, zoraki gündeme sokulmak istenen konular. Biz Ak Parti olarak, Hükümet olarak bu tuzakların hiçbirine düşmeyeceğiz. Sayın Başbakan da partimizin, hükümetin başkanıdır, gayet açık bir biçimde düşüncelerini ifade etti ve kapattık bu konuları. Köşk''e Ak Parti''den birinin çıkacağı söylenebilir mi? Bu konulara cevap bile vermek istemem. Soruların varsa sakla. Günü gelince konuşuruz. Birçok önemli konu çözülmeyi bekliyor. Bunlar için referandum bir seçenek olarak gündeminizde mi? Teorik olarak mümkün ama, şu an alınmış bir kararımız yok. Tabi, bunların hepsi mümkün olan şeylerdir. Üniversiteler reformların dışında kalamaz Özellikle yargı ve üniversiteler konusundaki tartışmalar neredeyse Ak Parti''nin meşruiyetini sorgulama boyutuna ulaştı. Bunu risk olarak görüyor musunuz? Hayır hayır.. Bazıları hala öyle düşünüyor olabilir ama açıkçası bizi hiç ilgilendirmez. Bunu yapmaya çalışanlar kendileri konuşurlar kendileri dinlerler. Biz Türkiye''yi değiştirdik ama alışkanlıklarını sürdürenler olacaktır. Ne yapmış Ak Parti iktidarı; hakim ve savcıların durumlarını iyileştirmek için iki senedir ayrıcalıklı düzenlemeler yapıyoruz. Bunların takdir edilmesi lazım. Üniversiteler aynı şekilde. Türkiye''de hayat her kesimde demokratikleşirken, reformlar her yerde, ekonomide, sivil hayatta, sivil-asker ilişkilerinde almış başını giderken üniversiteler bunun dışında kalacak diye bir şey olamaz. AB ile müzakerede sıkıntı olmayacak Müzakere süreci yaklaşıyor. Masanın üzerinde birçok önemli konu var. Bunlar bir sıkıntı yaratabilir mi? 3 Ekim sonrasına dair bir engel görmüyorum. Yapılacak şey Türkiye''nin transformasyonu ve Avrupa kriterlerine yaklaşılmasıdır. Sağlık, gıda, eğitim, tarım gibi konular ön plana çıkacak. Bankacılık yasasını çıkardık. Sosyal güvenlik yasasını, sağlık sigortasını çıkartacağız. Bunlar zaten yapmamız gereken şeyler; bu açıdan zorluk görmüyorum. Nasıl ekonomik programımızı yürütürken politik zorluk var idiyse, şimdi de böyle olabilir ama uzun vadede lehe dönüştü bu. Bazıları alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyecektir. Ama mecburuz.. Avrupa''nın bize eskisi kadar sempatik yaklaşmayacağı gerçeği var. Referandumlar da bu süreci etkiledi. Avrupa''nın bir tercihi çok iyi yapması gerekir. Stratejik konular var, daha küçük, günlük konular var. Bütün dünyada olup bitenler göze alındığında AB liderlerinin stratejik konuları feda edecek bir tavra gireceklerini tahmin etmiyorum. Ama eğer böyle bir şey olursa da Türkiye güçlü bir ülkedir ve kendi reformlarını yapabilecek ve kendi istikametini tayin etmekte her zaman başarılı olacaktır. Zafiyet gösterirlerse yolumuza devam ederiz. Bu yolun da Ortadoğu ve İslam dünyası olduğuna dair hem görüşler hem de eleştiriler var. Türkiye, aynı zamanda Ortadoğu''nun da İslam dünyasının, Avrasya''nın da bir parçası değil mi? Türk dünyasının lider ülkesi değil mi? Türkiye, AB ile ilişkim var diye bunlardan soyutlanacak değildir. Türkiye''nin değeri zaten bu kimliğiyle AB''ye girmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, bizim bu ülkelerle olan ilişkilerimiz istikrarı artırmaya, demokrasi ve insan haklarını geliştirmeye ve dünyayla beraber davranmalarını sağlamaya yöneliktir. Fakat bu yöndeki girişimlerden ABD''nin rahatsız olduğuna dair yoğun bir gündem oluştu. Her kafadan bir ses çıkıyor ama bunlara kulak asacak durumda değiliz. Biz doğru bildiğimiz istikamette gayet açık, şeffaf fikirlerimizi tartışarak hem Washington''da hem Londra''da hem de Tahran''da konuşarak, tartışarak politikalarımızı devam ettiriyoruz. Amerikan yönetiminin de bu algılamaya ulaştığı kanaatindeyim. Bunları yönetimle çok açık ve samimi bir biçimde paylaştık. Bu değerlerin dünyanın her tarafında pekişmesi hem bizim, hem ABD''nin, hem de AB''nin vizyonudur. Kıbrıs resti: Stratejiler bloke olur Kıbrıs sorununun çözümünde uzun süredir ilerleme gözlenmiyor, bir tıkanma var. AB takvimi de buna paralel gelişiyor. Çözüm için bundan sonra ne gibi yöntemler gündeme gelebilir? Gerek Türkiye, gerekse Kıbrıslı Türkler ne kadar uzlaşmacı ve ne kadar çözüm yanlısı olduklarını gösterdiler. BM ve diğer uluslararası kuruluşlarla ilişkide olduğunu gösterdiler. Ama ne yazık ki Rum tarafının uzlaşmaz tavrı çözümü engelledi. Bu mesele dünya için önemli bir çok stratejik konuyu bloke edebilir. Yani Türkiye''nin ve Kıbrıs Türkleri''nin bu kadar çözüm yanlısı, açık ve dürüst çabalarının karşısında bile eğer olmayacak şeyleri dolaylı olarak gerçekleştirme politikası takip edilirse, korkarım ki bu meselelerden birçok büyük projeler, bir çok stratejik projeler etkilenebilir, bloke olabilir. Ve bunun sorumluluğu tamamen dünya politikalarında, küresel politikalarda söz sahibi olmak isteyen ülkeler üzerinde kalır. Eğer böyle bir şey ortaya çıkarsa, bazı büyük ve güçlü ülkelerin ne kadar dar görüşlü olduklarını da gösterir. Bir de sorumluluklarını yerine getiremediklerini gösterir, açık söylüyorum. Yani böyle giderse biz de pek sempatik davranmayız mı demek istiyorsunuz? Söyleyeceğimi çok açık söyledim. Bunu anlayan anlar. Dolaylı dayatmaları kabul edemeyiz. Vaadettiklerimizi mutlaka çözeceğiz Son dönemde hükümette fazla dengeci bir gidiş mi var? Temel konular gündeme getirilmiyor? Yapılmayanlar var; bunun yanında da yapılan şeyler var. Bankacılık kanunu var. 40-50 milyar doları batırılmış, hortumlanmış. Bununla ilgili kanun reform niteliğinde algılanmayacak mı? Tamam ama başörtüsü, YÖK, Kamu reformu, 2B gibi konuların çözümü konusunda da bir vaadiniz var? Var. Kesinlikle bu sorunları çözeceğiz. Kopenhag kriterlerinin gerçekleştiği bir Türkiye''de bu tip sıkıntılar zaten mümkün değil. Kim ne derse desin bu yasaklarla Türkiye devam edemez. Seçime bağlı bir takvim var mı bu konularla ilgili? Hayır. Bunlar seçim bağlantılı işler değil. Bu konuların çözümünü düzgün bir biçimde yapacağız. Oy kaygısı sonra gelir. PKK terörünün amacı AB sürecini torpillemek PKK terörü artıyor. Ak Parti''nin bölgeye yönelik açılımları yapmamasının buna etkisi olabilir mi? Yaptık... Bunları AB hatırına yapmış değiliz. Eğer yaptığımız işler yanlışsa bunları geri alırız. İki sene önce televizyonlarda etnik dil serbestliği var mıydı? Ekonomik olarak doğu ve güneydoğuda büyük bir seferberlik var, yapmayın. Yol yatırımlarının en büyük kısmı nereye yapılmış bakın. Belediyeye yapılan yardımlara bakın. DEHAP''lı Diyarbakır Belediye Başkanı''nı bugüne kadar başbakanlar bakanlar kabul etmiş mi? Ona bakın. Hükümetin bu açılımı bazı politikacılar tarafından iyi değerlendirilmezse bunlar teşvik edici olmaz. Hapisten çıkan eski siyasetçilere o gün de büyük sorumlulukları olduğunu söyledim: ''''Tehlikeli işler de olabilir, tam tersine problemlerimizi barışçı yollarla da çözebiliriz. Sizin oynayacağınız rol önemli'''' dedim. Onlar da geçmişten ders çıkarıp, daha sorumlu, çözüme çok daha katkı sağlayıcı bir şekilde davranabilirlerdi. O halde, artan terör eylemlerinin amacı nedir? Uzaktan kumanda ile yapılan terör eylemlerinde artış var. Bunda Irak''daki belirsizliğin şüphesiz payı var. Bu ülkedeki terörle mücadelede dostlarımızın bizimle yeterince işbirliği yapmamaları muhakkak ki etkili oldu. Ayrıca Türkiye''deki reform ve demokratikleşme sürecini torpilleme gayreti de var. Tuzak da var. Bunu Avrupalı dostlarımız da yavaş yavaş görmeye başladılar. Irak''ın bölünmesi hayalkırıklığı olur Irak''ta toprak bütünlüğü için çok ağırlık koyduk ama bugün parçalanma tehlikesi gündemde. Bu, başından beri endişe verici. Bu çok daha büyük felaketi getirir. Eğer böyle bir şey olursa, önce Irak''ın, sonra komşularının, ardından da bütün dünyanın meselesi haline gelir. Ben bunun kavrandığı kanaatindeyim de. O bakımdan buna ihtimal vermiyorum. Bu hayal kırıklığı yaratır. Ancak Amerikalıların Irak''ın bölünmesinde bir fayda gördüklerine inanmıyorum. Kapalı toplantılarda hassasiyetlerini ifade ediyorlar. Aydınların çağrısı takdire şayan Türk ve Kürt aydınlar geçtiğimiz günlerde bildiri yayınlayıp PKK''ya ön şartsız silah bırakması çağrısında bulundu. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne demek Türk ve Kürt aydınlar? Çerkez aydınlar, Boşnak aydınlar da diyelim. Ama böyle bir tanımlama yapılıyor. İnsanlar etnik olarak Kürtse Kürt. Yüzyıllardır bir arada olan kimlikleri biz niye reddedeceğiz. Ama yanlış olan, ayırıp atomize etmektir. O zaman bir başkası da şehircilik yapar, Konyalılık yapar, Kayserililik, Trabzonluluk yapar, Vanlılık yapar. Önemli olan bildirinin içeriği.. Aydınlar her zaman sorumluluk duygusunu çok daha önce hissederler. Ben o bildiriyi sorumlu bir davranış olarak, gayet pozitif bir davranış olarak gördüm. Yani Kürt olur, Türk olur kim olursa olsun bu ülkenin vatandaşı olan insanlar eğer, tehlikeleri sıkıntıları görüp de bu yönde aktif katkıda bulunmak istemeleri takdire şayan bir davranıştır. Umarım ki bütün bunlardan herkes bir ders alır ve yankı bulur. (yenişafak) Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:34

İLGİLİ HABERLER