KAYNAK : Haber Vitrini
"1987’den sonra hiç kimsenin ulaşamadığı bu orana ulaşan AKP’nin arkasında ne gibi sosyal dinamikler var?" sorusuna cevap arayan Milliyet yazarı Taha Akyol, "İrtica" ve "takiyye" paranoyalarını atıp sosyal bilim gözüyle bakınca, evet, gerçek durum böyledir: AKP kendini hem ekonomi, hem kültürel değerler bakımından mağdur edilmiş hisseden geniş kitlelerle bir "duygudaşlık" kurabildiği için birinci partidir" dedi.
İşte, Taha Akyol'un yazısı:
AKP’NİN ARKASINDA NE VAR?
ANKARA’DA DSP’li eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’le sohbet ediyoruz. Tayyip Erdoğan hakkında yargının verdiği "hukuka aykırı" yasak kararının etkilerini anlatıyor:
- Seçim bölgem Trabzon’da her türden insanla görüşüyorum. Erdoğan mağdur olarak görülüyor. AKP bu sebeple iki üç puan oy kazanabilir maalesef.
Dönüşte uçakta Ali Coşkun’la karşılaştım. Eski TOBB Başkanı, eski Özalcı, şimdi AKP’nin kurmay takımında... Diyor ki:
- Tayyip Bey’in engellenmesi bizi çok üzdü ama oyumuzu artırdı. Bir ay önce yüzde 24’te idik, şimdi yüzde 32’deyiz!
Tarhan Erdem gibi güvenilir araştırmacılar da AKP’yi yüzde 30’da gösteriyor.
1987’den sonra hiç kimsenin ulaşamadığı bu orana ulaşan AKP’nin arkasında ne gibi sosyal dinamikler var?
***
SOSYAL demokrat TÜSES Vakfı Başkanı Dr. Nejat Erder, Neşe Düzel’e diyor ki:
"AKP yeni bir parti ve yeni bir takımı temsil ediyor. Erdoğan AKP’nin simgesi gibi görünüyor ama tek adam gibi görünmüyor..."
Sosyal demokrat Hasan Bülent Kahraman da AKP’nin "yeni bir sınıfsal ittifak" olduğunu yazdı.
"İrtica" ve "takiyye" paranoyalarını atıp sosyal bilim gözüyle bakınca, evet, gerçek durum böyledir: AKP kendini hem ekonomi, hem kültürel değerler bakımından mağdur edilmiş hisseden geniş kitlelerle bir "duygudaşlık" kurabildiği için birinci partidir.
Sosyoloji diliyle, daha çok "alt ve alt orta sınıflar"ın protesto duygusuyla ve statü arayışıyla bütünleşen bir hareket...
***
SİYASETTE en önemli faktör, hedef alınan kitlelerle "duygudaşlık" kurabilmektir.
Oktay Ekşi’nin, Tansu Çiller’i ilk gördüğünde "yaşam tarzı ile CHP’de olacakken yanlışlıkla DYP’ye gitmiş" gibi düşünmüş olması önemlidir. Sayın Ekşi hicivli bir dille Çiller’in "gerçekten DP çizgisinde" olduğu sonucuna varsa da, "yaşam tarzı" gerçekten bir "statü" göstergesidir ve seçmen davranışını etkiler.
Bu açıdan, AKP’lilerin, bürokratik ve elit kökenli olmayıp büyük ölçüde alt ve alt orta sınıflardan gelmeleri, bu kitlelerle "duygudaşlık" kurabilmelerini kolaylaştırıyor.
Türban da "kasket" gibi bir sosyolojik simge! Eski CHP’li bürokratik seçkinler DP’yi de "Hasolar, Memolar" diye aşağılamıştı.
1960’larda Demirel’in "şalvarlılar, poturlular" sloganını hatırlayın. Ya da reformist Özal’ın "taşralı" havasını...
Tayyip Erdoğan’a ve eşinin başörtüsüne vurdukça, bu kitleler onunla daha fazla özdeşleşiyor.
"Adalet" ve "kalkınma" sözleri de anlamlı! Çağdaşlığın ölçüsü diye "Beethoven konseri"ni ve "lüküs hayat" sahnelerini sergileyip geniş kitleleri başörtüsü simgesiyle aşağıladıkça bu kitlelerde adalet talebi derinleşiyor. "Kalkınma" sözü de 1950’den beri "taşra"nın, hele de "irticai sermaye" denildiğinde tedirgin olan "Anadolu sermayesi"nin özlemi değil mi?
Solun birinci alternatif olabileceği bir sosyal ekonomik ortamda neden bunu yapamadığının ve merkez sağın neden erimekte olduğunun cevabı (ve çözümü) bu sosyolojik analizdedir.
(Taha Akyol/ Milliyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:17