Gündem
  • 4.10.2002 09:32

YAŞAR NURİ HOCA, KENDİ KENDİNİ SANSÜRLEDİ...

KAYNAK : Haber Vitrini "Anadilde İbadet" kitabıyla tartışma yaratan CHP'li Yaşar Nuri Öztürk yeni baskıda tartışmalı bölümü çıkarıyor. Gerekçe ise halkın suiistimalini engellemek. Herşey bir televizyon programıyla başladı. Gazeteci Fehmi Koru CHP lideri Baykal'a Türkçe Ezanı savunan Öztürk'ün görüşlerine katılıp katılmadığını sordu. Baykal sert cevap verdi "Bizim bunlarla işimiz olmaz" dedi. Ortalık bir anda karıştı.Yaşar Nuri Öztürk kendine yönetilen bu suçlamaları iftira olarak nitelendirdi ve kitabı kimsenin okumadığını, hiçbir zaman Türkçe Ezanı savunmadığını söyledi. Baykal geri adım attı, özür dilendi, Yaşar Hoca istifanın eşiğinden döndürüldü. Bütün bunları detaylıca konuşmak için gittim Yaşar Nuri Öztürk'ün yanına. Son derece kırgın ve sinirliydi. Herşeyi detaylıca anlattı ama röportajın sonunda beni çok şaşırtan bir açıklama yaptı. "Bu tartışılan bölüm kitabın yeni baskısında yok" Nasıl yani Deniz Baykal özür diledi, Yaşar Nuri Öztürk de kitabını CHP'ye mi uydurdu? * Son günlerde olanları bir de sizin ağzınızdan duymak için buradayım. Son olaylar kısa. "Yusuf kuyuya indi çıktı", meşhur hikaye var ya, kısaca böyle. Bu dinci yazarlardan biri böyle tuzak bir soru sordu. Deniz Bey'i kandırdılar. Nezaketinden ve iyi niyetinden yararlanarak böyle bir soru sordular. * Niye tuzak diye nitelendiriyorsunuz? Tuzak çünkü söylediği yalan. Yani diyor ki; "Yaşar Nuri'nin Türkçe ezan iddiasına ve savunmasına ne diyorsunuz?" Bu tamamen iftira. Tuzak diyorum hafifletmek için, tamamen iftira. Deniz Bey de kitabı okumadığı için bilmiyor o anda. "Bunun ne lüzumu var, biz buna karşıyız, bu bizi bağlamaz" diye neredeyse beni itham edecek bir beyanda bulunuyor. Halbuki adamın sorduğu sorunun dayandığı bilgi yanlış. Adam resmen bana iftira ederek Deniz Bey'e orada tuzak kurdu. * Programı seyrediyor muydunuz yoksa birisi mi haber verdi? Tabii seyrediyordum. Not gönderdim. Not okundu. Düzeltmiş oldum ama ne çıkar, iş işten geçmiş. Ben hem parti içinde aydınlığa çıkılmasını ve bu oyunu oynayan, iftirayı yapanların da deşifre edilmesini, ne yaptıklarının iyice halk tarafından görülmesini sağlamak için ülke önünde bu tavrı koydum. Eğer parti burada yanıldığını beyan etmeseydi, yani kendisine böyle bir tuzak soru sorulduğunu, aldatıldığını bildirmesiydi, inkar etseydi ben tabii ki çeker giderdim. İlkelerimden hiçbir ödün vermem, bir milim bile. BANA İFTİRA ETTİLER * Bu tuzak sizce kime yönelikti? CHP'ye tabii. Bu bir organize kampanya, iftira kampanyası. Bunu din üzerinden siyaset yapanlar planladılar. Beni bahane ederek CHP'yi yıpratmak istediler. CHP'de çok büyük bir sevgi ve heyecanla kucaklandığımı bildikleri için onu zedelemek ve benim yüzümden CHP'ye tutunan halkı rencide etmek, ürkütmek istediler. Bu eskiden beri dinci siyasetin tenezzül ettiği düşüklüklerdir, bunu gene yapıyorlar ve belli ki asla ıslah olmamışlar, asla düzelmemişler. Ve belli ki bunların hiçbir sözüne itibar edilmez, bunlar bunu ebediyen yapacaktır. * Sizin Fehmi Koru ile kişisel bir probleminiz mi var? Hayır yok. En düzgünlerinden biridir, fakat böyle bir iftirayı milletin önünde nasıl yaptı anlamıyorum. Eğer bilmiyorsan okumadım de! Benim o kadar açıklamalarım var, bunları görmemiş olamazsın. Onun için iftira diyorum, eğer yanılıyorsam düzeltsin. Çünkü günlerdir tartışılan bir konu. Kitabı okumamış olabilirsin benim beyanlarım hiçbir anlam ifade etmiyor mu? Varsayın ki ben o kitapta bir şey yazmışım maksadımı aşan bir ifade olabilir, ya ben canlıyım, ortadayım, düzeltiyorum, böyle bir fikir yok diyorum. Yani neresinden baksanız mazereti yok. O gitsin evvela Deniz Bey'den özür dilesin, sonra halktan özür dilesin, "ben okumadan attım, yanlış atmışım, tashih ediyorum" desin. Siz okumuşsunuz, orada Türkçe okunsun diye bir şey var mı? O BÖLÜM YOK ARTIK * Yani açıkçası her tarafa çekilebilir cümleler onlar. Oynanabilir diye düşünüyorum. Onunla oynayamazsınız, çünkü 20 yıldır benim açıklamalarım var, Türkçe ezanı saçmalık olarak nitelendiriyorum. Oynayacakları şeyi oynuyorlar, o şu; işte ezan okunmasa da olur falan, işte onu oynuyorlar. Kaldı ki ben orayı değiştirdim, kitabın 2. baskısından sonra o yok orada. * Anlamadım neyi değiştirdiniz? 35. bölümün yarısını aldım, diğer yarısını koymadım. Orada iki paragraflık bir yer var. * Niye değiştirdiniz? Halkın yanlış anlamasına sebep oluyorlar, bunlar bunu istismar ediyor. Yani siz öyle yazmalısınız ki, cümlenizin yarısından bile kötü bir anlam çıkaramasınlar. Bir ilim adamı bunları düşünerek yazı yazabilir mi? Ben bir tespit yapıyorum, sonra da kendi kanaatimi söylüyorum. Diyorum ki; hoparlöre boğdurulmamak şartıyla bunun özgün diliyle okunması lazım. Adam sadece öncesini veriyor ve oradan beni yargılıyor. O yüzden ben artık o birinci kısmı da değiştirdim, halk rahat etsin. * Bu çok kötü bir şey. Yani son olaylardan sonra kitabınızdan bir bölümü çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. Kötü bir şey değil, hiç kötü bir şey değil. Her kitabın yeni baskısında ilim adamı onun üzerinde operasyon yapar. Zaten ilim hayatında son baskı esastır. Adamın ilk baskılarını, kitabını esas alamazsınız, son baskıdır önemli olan. Hiç ayıp değil, hiç yadırganacak bir tarafı yok. Fakat gerek yok ona. * Deniz Baykal ile bu olaydan sonra görüşmeleriniz nasıl oldu, kendisine anlattınız mı kitabı? Elbette ki defalarca görüştük. Onun millete açıklama yapması lazımdı, açıklamayı yaptı, olay bitti, bu kadar. Son olayların arkasında AKP'liler var deniliyor... * Anladığım kadarıyla kitap konusu sizi fazlasıyla sinirlendiriyor. Ben biraz da siyasi kimliğinizle ilgili bir şeyler sormak istiyorum. CHP'nin en büyük rakibi AKP'yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelsinler, icraatların göreceğiz. Ümit ediyorum son olayların arkasından AKP çıkmasın. * AKP mi var bunların arkasında yani? Hayır ben öyle demiyorum, diyenler var. Ben ümit ediyorum öyle olmasın. Ben onların hiçbir eylem ortaya koymadan mahkum edilmelerine karşı çıktım. Eğer böyle bir şey yaptılarsa çok yazık. İhtimal vermiyorum ama söylentiler var. * Özür dilendi, laflar geri alındı ama hala kırgın, küskün görüyorum sizi. O normaldir, olur geçer. Fikir hayatına şimdi siyaset de eklendi. Üzüleceğiz diye vazgeçemeyiz. İŞTE KİTAPTAN ÇIKARILAN BÖLÜM "Bir kere ezanın şu veya bu dilde okunmasının pratik hiçbir sonucu yoktur. Ezan bir paroladır, namaz vaktinin geldiğini ve yakınlarda bir cami olduğunu duyurur. Yani ezan bir ibadet değil bir duyurudur. Ve bu duyurunun bugün için bir yararı da kalmamıştır. O, bir nostalji, bir folklor haline gelmiştir. Çünkü onun esas işlevi olan "namaz vaktini duyurma" bugün ihtiyaç olmaktan çıkmıştır. Takvim vardır, gazete vardır, radyo-televizyon duyuruları vakitleri aralıksız bildirmektedir. Yani ezanın illeti kalmadığı için kendisinin de zorunluluğu kalmamıştır." (Sabah) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:17

İLGİLİ HABERLER